Erken sayılacak bir saatte sıcacık yatağımdan uyanmıştım. Dünden kurguladığım birkaç planım vardı. Öncelikle John ile görüşecektim. Öldürülecek listesi kabarmıştı. Ama bunlardan birisini ona öldürtmeliydim. John’n iyi taraftan olduğunu bilsem de bir kez şansımı deneyeceğim. Eğer ki kabul etmezse sonu diğerlerinden farklı olmayacak. İyi taraf meraklısı budala ne olacak. Onun gibi bir yetenek nasıl olur da iyi taraftan olabilirdi? Aklım almıyordu bunu. Ama yine de kabul etmeliyim ki bazı zamanlarda işime yaradığı oluyor. Yatağımdan doğruldum, elimi başıma dayadım. Başım ağrıyordu. Yine bir ilaç almam gerekecekti. Ama önce John’u görüşmeye ikna etmem gerekecekti. Komedine uzandım, telefonumu aldım. Numarasını çevirdikten sonra emir verici bir ses tonuyla konuşmaya başladım. ‘’ Acilen görüşmemiz lazım.” Başka söyleyecek bir şeye gerek yoktu. Telefonların dinlenme olasılığı vardı. “Tamam. Ben İzmir de Karşıyaka’dayım ama neden” Neden mi? Bana ne zamandır hesap soruyordu John? Sözünü bitirmesine gerek yoktu. Nerede olduğunu anlamıştım. Telefonu pat diye suratına kapattım. O büyük bir ihtimalle sesin düşmediğini falan zannediyordu. Ama ben bu süre zarfında çoktan üzerimi başımı giyinmiş, arabama doğru hareketlenmiştim. Önce bir silah ve bıçağı cebime yerleştirdim. Av tüfeklerimi de arabanın bagaj kısmına yerleştirdim. Bagajın kapağını hızlıca kapattım ve sürücü koltuğuma kendimi yerleştirdim. Toplu olan düz saçlarımı rahata kavuşturdum. Direksiyonu yakaladım, vitesi ileriye salladıktan sonra normal bir hızda arabamı ilerlettim. Gideceğim yer pek uzakta olmadığından kısa bir süre sonra vardım. Yeşillikten nefret ederdim. Ama John her zaman ki çimlerde ki banka oturmuş, gazetesini okuyordu. Tanınmak en büyük korkularımızdan birisi olduğundan oldukça seri halletmeliydim işimi. Hızlı adımlarla yanına yaklaştım ve elimde tuttuğum listeyi önüne attım. Listeyi alıp, bakmaya başlarken söze girdim. ‘’ Senden isteyeceğim şeyi tahmin ediyor olmalısın John ‘’