Bardan ayrılır ayrılmaz araba yolunda Des’e kapısını açtım ve kendim sürücü koltuğuna yerleştim. Her zaman ki gibi arabada hız sınırımı zorlayacağından Des’e kemerini takmasını söyledim. Hoş, ben söylemesem de takardı ya neyse. Evini neredeyse onun kadar biliyordum. O yüzden yol boyunca eve giden yolu sorup durmadım. Sadece geçen gece ben yokken neler yaptığını, yeni arkadaş gruplarını, bu sıralar kime kafayı taktığını gibi sıradan sorular sorup yolu kısalttım. Bar ve evinin arası kısaydı ama çok değildi. Eve geldiğimizde sürücü tarafında ki kapıyı açıp, aşağıya indim. Dés’n inmediğini görünce, kapıyı açmadığımı hatırladım. Neden çoğu zaman erkek gibi davranan ben oluyordum anlamıyorum. İki kadın bir arada olunca birisinin diğerinin sorumluluklarını alması gerektiğini biliyordum da, neden böyle bir sorumluluk bana yüklenmişti anlayamıyorum.
Arabanın etrafında yarım ay şeklini çizip, Dés’n kapısını açtım. ‘’ Ah, aşkım bir kere de açsan şu kapıyı. ‘’ dedim ve homurdanırcasına gülmeye başladım. Saçımı arkadan toplamadığım için, bana daha hoş bir hava verdiğinin kanısındaydım. Eve doğru ilerlediğimiz patikada elini tutmak için neler vermezdim ama bunun çevredekilerce görünmesini istemediğimizden yapacak bir şey yoktu. Kapının önüne geldiğimizde yüzüme bakıyor olması beni şaşırtmıştı. Ama bu bana bir şeyi hatırlatır nitelikteydi. Durdum, durdum. Ne olabilirdi ki? Kapının önündeydik ve bana bakıyordu. Ah! Tabi ya! Anahtarlar... En son çantama koymuştum. ‘’ Aklımı başımdan aldın. Ne yapayım? ‘’ dedim ve munzurca gülümsedikten sonra, anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. Ardından ellerimi benimki kadar ince olan beline dolayıp, kendime doğru çektim. ‘’ Bugün ne yapıyoruz sevgilim? ‘’ dedim ve ardından salonda ki çift kişilik kanepeye kendimi attım.