Killer Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaDuyuruLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 *Jack a.K.a Brenham

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jack Anthony Black
Rus Mafyası
 Rus Mafyası
Jack Anthony Black


Mesaj Sayısı : 327
Money : 577
Kayıt tarihi : 29/07/09

Ro Puanı
Ro Puanı:
*Jack a.K.a Brenham Left_bar_bleue100/100*Jack a.K.a Brenham Empty_bar_bleue  (100/100)

*Jack a.K.a Brenham Empty
MesajKonu: *Jack a.K.a Brenham   *Jack a.K.a Brenham EmptySalı Ağus. 04, 2009 4:57 am

Yıl : 1950
Yer : İngiltere \ Londra
Kişiler : Diana Black , Marcus Rufus Black , Jack Anthony Black
Anlatıcı : Marcus R. Black

Karla karışık yağmur , hastane koridorunda bir o yana bir bu yana gidiş gelişimin çıkardığı ayak sesleri .. Evet , hani derler ya anneler bir kez doğururken babalar dokuz doğurur dışarda diye . Gerçekten bu sözün ne kadar anlamlı olduğunu şimdi yeni yeni anlıyordum . Gözlerim kan çanağına dönmüştü uykusuzluktan fakat ; heyecanım uykumu bastırır bir şekildeydi. Çocuğumun ve karımın sağ salim çıkmasını istiyordum doğumhaneden . Bir haftadır işi de boşlamıştım , aklımın bir kenarına yer eden de buydu açıkçası . Tik-Tak-Tik-Tak zamanın akışı sadece bu sesler ardındaydı şu saatlerde , hastanenin saati voltalarıma eşlik ediyordu . Gelen geçen doktorların yüzlerine bakmaktan bıkmış bir şekildeydim . Kaç tane sigara içtiğimi bile hatırlamıyorum . Ters giden bir şeyler vardı sanırım .. Yada ben paranoyalarımla baş başa kaldığım için böyle düşünüyordum . Telefonumu kapatmıştım çünkü ; iş düşüncek halim yoktu . Şu iş sağ salim bitse bomba gibi geri dönücektim bunu çok iyi biliyordum . *Evet ! Gözlerimde yankılanmıştı beynimin söylediği bu söz , sonunda doğumhaneden bir doktor çıkmış bana doğru geliyordu , hemde gülümseyerek . Kalbim kanatlanmış , uçmaya hazırlanıyordu o vakit . Yaklaştı , yaklaştı ve yerinde donuklaşmış olan bana doğru gülümseyerek ; " Gözünüz aydın beyefendi . Sağ salim erkek bir bebek dünyaya getirdi karınız , ayrıca o da çok sağlıklı ... " demişti . Karşımda duran bu ak saçlı , temiz yüzlü adamı kucaklayasım gelmişti bir anda . Bana bu mutlu haberi veren adamı şaha kaldırırdım , ona borcumu mutlaka ödeyecektim . Bu zamana kadar kimsede borcum kalmamıştı . " Ne zaman normal odaya alınacak doktor bey ? " diye sordum . Bir an önce karıma ve oğluma kavuşmak istiyordum . *Birazdan ! Dercesine bir harekette bulunduktan sonra yavaş adımlarla geçip gitti önümden . Hala onu kucaklama hissi vardı içimde fakat ; burası bunun uygun yeri değildi . Artık bekleyişim rahata kavuşmuştu , paranoyanalarım yerini sevinç naraları atan kalbimin salgıladığı heyecana bırakmıştı . Ve bu kesinlikle diğerinden daha iyiydi şu anda .

Dediği gibi , en fazla on dakika bekledikten sonra sedyeyle yarı baygın Diana'yı normal odaya götürüyorlardı hasta bakıcılar . Ben de onların peşlerine takıldım ve arkalarından odanın kapısından içeri girdim . Yatağa geçirdiklerinde gözlerini hafif aralayan karım elimi sıkıca tutuyordu . Baygın ve narkozun etkisiyle bitkin bile olsa gözlerinin içi bir çocuk edasıyla gülümsüyordu bana ... Benimde halim farklı değildi , bundan emindim . Eğer erkek olursa isminin ne olacağını kararlaştırmıştık . Jack ! Evet ismi Jack olacaktı . Bir de çok sevdiğim ve değer verdiğim , babam gibi gördüğüm Anthony Drascusia'nın ismini vericektim oğluma . Onun gibi asil , güçlü ve ender rastlanan türden olmasını istiyordum . Diana , zaten isim işini bana bırakmıştı . Onu bu anlayışından dolayı seviyordum ve yıllardır ona zaaf gözüyle değil , aşık gözüyle bakmıştım . Bundan gurur duyduğumda kesin bir şeydi . Hastane koridorlarında bekleyişim burada noktalanmıştı ...

Yıl :
1960
Yer :
İngiltere \ Conchester
Kişiler :
Marcus R. Black , Jack Anthony Black , -NpC-
Anlatıcı :
Jack Anthony Black

Saatin kaç olduğunu bilmiyordum , gerçi on yaşında bir çocuk için saat önemli de değildi . Babamın yanında onun gibi yürümeye çalışıyor , onun gibi etrafı süzüyordum . Gecenin bu saatlerinde açık olan tek bir restorant vardı ; ' Gold Fish.. ' benim en sevdiğim mekanlardan biriydi ve babam ne zaman fırsat bulsa beni buraya yemeğe getirirdi . Ancak bu saatte fırsatı olmuştu yine her zamanki gibi . İşini yürütmesi için hep başında olması gerekiyordu , ne iş yaptığını o zamanlar aklım almıyordu ya .. Sadece annemle bazen tartıştıklarında korkuyordum , annemin ona söyledikleri beni korkutuyordu . Bir gün ölmesinden korkuyormuş , bir insan çalışmaktan neden ölsün ki ? Bilmiyordum işte .. Aslına bakılırsa bilmek de istemiyordum , korkuyordum belki de ... Annem gelmek istememişti yemeğe , o daha çok evde kalıp uyumayı tercih edenlerdendi bu saatte. Ama ben babamı sadece bu saatlerde gördüğüm için hep gündüz uyurdum . Her ne kadar annem buna kızsa da ... Zaten evdeki kardeşime bakıyordu , işi de biraz zor olduğu için benim fazla üstüme gelmiyordu . Bu yüzden kardeşime minnettardım .

Yemeği yedikten sonra kalkma vakti yaklaşmıştı , babamı üzmek istemiyordum. Aslında biraz daha dışarda vakit geçirmeyi çok isterdim . Fakat ; yarın işe gidecekti ve bu saate kadar kalması bile onun bana yaptığı büyük fedakârlıklardan biriydi. Ona karşı saygım ve gururum hiç bir zaman eksilmemişti. Bana fazla yakındı , hiç kimseye olmadığı kadar . Anneme bile ... Issız sokağa çıkmıştık işte , yapraklar uçuşuyordu yerlerde. Kurumuş ve dallarından düşmüş sarı yapraklar. Babam elleri paltosunun içinde , gözlerini bir o yana bir bu yana çevirerek yürüyordu. Hep bu şekilde yürümese tehlike altında olduğumuz hissi verirdi insana. Oysa alışmıştım artık , umursamıyordum.. Bir anda beni yere iktirdi ve kendisi de yere atladı . Ne olduğunu anlamasam da ayağa kalkmaktan korkmuştum o anda çünkü ; babam belindeki silahını çıkarmıştı. Bana baktı bir anlık ve git der gibi bir hareket yaptı. HAYIR ! Gitmeyeceğimden emindim . Ne olursa olsun onun yanında kalmalıydım . Hiç bir şey yapamasam da durduğum yerde bekledim. Az sonra havada art arda silah sesleri duyuldu , gözlerim yaşlarla dolmuştu o an. Pınarlarından aşağıya süzülen yaşlar ... Sanırım en son o zaman ağlamıştım. Kulaklarımı ellerimle kapatmaya ve silah seslerini duymamaya çalıştım ama ; ne mümkün ! Dibimdeydi bu pis işin bütün kahramanları . Ardı sıra gelen sesler babamı gözümden kaybetmeme neden olmuştu . Onu görmüyordum artık ... Biraz sonra sesler kesildi ve durduğum yerden koşar adımlarla geçen adamlar oldu . İçlerinde babam yoktu , silahlarını bellerine sokuyorlardı. Tam bu sırada bir tanesini beni farketti ve diğer arkadaşına seslendi . Adam bana baktıktan sonra
*Boşver , o daha çocuk ..
Gibisinden bir işaret yaptı . Yollarına devam ettikten sonra ayağa kalktım ürkekçe . Babamı arıyordu gözlerim , sesini işitmeye çalışıyordu kulaklarım . Hayır , olmuyordu işte .. Yavaş ve korkak adımlarla biraz ötedeki arabanın arkasına ilerledim . Gördüğüm manzara ağlamamı durdurmuştu , oysa daha çok yaşların akması gerekiyordu . O an babama öfke duydum , yerde kanlar içinde yatarken aklıma annemin dedikleri geldi . Ve onun hiç annemi dinlemediği... Ne olacak bilmiyordum fakat ; Sanırım beni zor bir yaşam bekliyordu ...

Yıl :
1963
Yer :
İngiltere \ Ipswich
Kişiler :
Diana Black , Jack Anthony Black , Brian O'Connor , Küçük kardeş.. -Npc -
Anlatıcı :
Jack A. Black

Babamın ölümünün senesi dolduğunda artık başka kasabada hayat sürüyorduk . Küçük kardeşim , ben ve annem . Hayat mücadelemizi etraftaki herkes takdir ediyordu . Bense merak ediyordum sadece ... Biz bu parayı nereden buluyorduk ? Ne ile geçiniyorduk anlamıyordum. Kardeşimse sorgulamıyordu. On bir yaşıma girmiştim , yeni taşındığım yer çok güzeldi . Belki de bundan öncekinde pek iyi sona ulaşmadığım için bölyle gelmişti bana , evet bu olabilirdi. Yeni arkadaşlıklar ediniyordum , yaşları benden en az üç yaş büyüklerdi . Bayağı büyükler de vardı tabi aralarında , ben onlarla takılan ve maskot diye adlandırılan çocuktum sadece. Hiç birinden zarar görmeyeceğimi düşünüyordum. İlk kavgamı etmeden önce...

Henüz hava kararmamıştı , sokağın arnavut kaldırımlarında sıraya dizilmiş oturuyorduk. Konu , döndü dolaştı Fahişeliğe geldi . Ben de gülümsüyordum anlatılanlara. Keşke kalkıp gitseydim diyorum şimdilerde, neyse . Chris adında , belki de içlerinde en sevdiğim arkadaşım vardı . Aynı zamanda bizim yan komşumuzdu. Birden ayağa fırladı ve pancar gibi suratıyla bana bakarak ; " Jacky bize detaylı anlatabilir bu konuyu.. " demişti . İlk başlarda ne dediğini pek anlamamıştım . Sinirlencek bir şey söylese bile kalkıp ona saldırmak g*t isterdi bana göre . Benden üç yaş büyüktü ve kalıplıydı. Oturduğumuz yerde James dışındaki herkes gülümsüyordu fakat ; James'in gülmeyişine anlam verememiştim. O , içimizde en aklı başında ve zeki olanımızdı. O gülmüyorsa bu işte bir şey arardım ... " Ne demek istiyorsun Chuck ? " ona bu isimle hitab etmeyi seviyordum , o da kızmadığı için hep bu ismi kullanırdım ona karşı . Chris ayağa kalktı ve sakin bir tavırla benim ayaklarımın ucuna geldi . Gülümsemesini suratına yerleştiğinde ; " Anan anlatmadı mı sana fahişeliklerini ? " dedi . Gözlerim kararmıştı , hiç bir şey düşünemez bir halde ayağa fırladım ve kalkmamla Chris'e kafayı indirmem bir olmuştu. Burnundan akan kanla birlikte kafasını da taşa çarpmıştı . İkisinin acısı birleştiğinde yerde kıvranmaya başlamıştı , bense ordan doğruca evin yolunu tutmuştum. Annem bunun hesabını bana verecekti .

Eve girdiğimde , fazladan bir çift erkek ayakkabısı dikkatimi çekti. Eve girişteki ilk oda kardeşimin odasıydı , kapıyı araladım ve içeriye girdim . Her şeyden habersiz gözlerini kapatmış uyuyordu. Bense içeriden gelen sesleri çözmeye çalışıyordum. Hafif iniltilerin sahibi annemdi , fakat ; diğer sesi tanımıyordum. Sessizce odanın kapısından baktım , arkaları bana dönüktü .. O an kalbim öfkeyle dolmuştu ve beynime kan gitmediğini hissetmiştim. Arkamı döndüm ve yatak odasına gittim . Çatışmadan sonra babamın silahını almış , çekmeceme yerleştirmiştim . Silahın içine iki mermi yerleştirdikten sonra hışımla odaya daldım . Gözleri hala bana bakmıyordu , çünkü yere basan ayaklarım o kadar ufaktılar ki seslerini bastıramamıştım . " Adi sürtük ! " diye bağırdım . Bu sefer ikisi de bana doğru bakıyorlardı , hemde hiç olmadıkları kadar korku dolu gözlerle . Annemin , yada annem olacak kadının üzerindeki adamla göz göze gelmemle tetiğe asılmam bir oldu . Tam kalbine isabet etmişti kurşun ve yere yığılmıştı . Annem ayağa kalkmış ve korkarak pencereye yaslanmıştı . Yalvaran gözlerle bana bakmasından nefret etmiştim açıkçası. Onunda tam kalbine doğru tutmuştum silahı. " Abi , yapma .. " bu seslerden sonra tek bir silah sesi daha duyulmuştu odada . Fakat ; elim kardeşimin sesiyle aşağıya inmiş , annemin bacağına isabet etmişti . Kardeşimi kucakladım ve odadan dışarı adım attım . Tam o sırada ise , bir grup polisin eve daldıklarını farkettim . Kardeşimi kucağımdan indirip gitmesini söyledikten sonra polislere her şeyi anlattım çocuk diliyle .. Ambulans çağırdıktan sonra , beni de götürmüşlerdi. Islah evinin soğukluğuyla tanışacağımı bilemezdim ...

Yıl :
1968
Yer :
İngiltere \ Ipswich
Kişiler :
Christopher( Papa ) , Jack Anthony Black , -Npc-
Anlatıcı:
Jack Anthony Black

Bugün kurtuluyordum bu pislik mekandan . Gerçi onların arasında onlara karışmış ve bende bir pislik olmuştum. En kötüsü de buradan çıktıktan sonra nereye gideceğimi bilememek oluyordu . Tek güvendiğim , benimle aynı gün çıkan Papa'ydı ! Ona hapishanede böyle hitab ediyorlardı , ben de böyle alışmıştım . Asıl adı , Christopher'dı . Daha ufak yaşlarda çete işlerine bulaşmış ve araba hırsızlığında ustalaşmıştı. Ayrıca çok iyi plan yapabilme özelliğini de kullanmıştı anlaşılan buraya girmeden önce. Beni bir keresinde bir kavgadan kurtarmış ve cebime -hala kullandığım- çakıyı sıkıştırmıştı. ' Buralarda ne olacağı belli olmaz evlat..' hala unutmam sözünü ve kulağıma küpe yaparım. Çıkış saati yaklaştığında gardiyan kapıdan ikimizin ismini söylemişti. Sevdiğim , sevmediğim herkesle vedalaştıktan sonra kapıdan dışarı adımımızı attık . Omuzuma elini koyduktan sonra ise ; " Gidecek yerin varmı Jacky? " dedi. *Hayır dercesine kafamı salladım . Oda sıkıca omuzuma bastırdı ve öylece kendi evinin yolunu tuttuk ...

Yılın sonu yaklaşmıştı , Papa'yla birlikte bir plan oturtmuştuk . Ayriyetten bir kişi daha gelecek ve son vurgunumuzu büyük vuracaktık. Planımız tıkır tıkır işlemişti , fazla kan dökmeden bankayı soyduktan sonra paraları paylaşmıştık. Fakat ; ters giden olaylar serisi bizi burda da bulmuştu. Miralda , Papa'yı vurmak zorunda kalmış -en azından bana söylediği- kendisi de yakalanmıştı. Bense kaçmıştım kaçmasına ya , paraların yerini bulamamıştım . Hala arıyorum... Böylece macera başlamış olmuştu , şu an mı ? Yıl 1979 sonu ve ben bir mafya babasıyım .. Ama hırsım o paraları bulmamı söylüyor ...


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
*Jack a.K.a Brenham
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» + Brenham'ın Odası +
» Jack Ant puanlaması
» Jack Wenthworth
» # Jack Anthony Black #

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Killer Rpg :: - Genel - ::  Kurgularımız & Kurgularınız ::  Oyuncu Kurguları-
Buraya geçin: